Çin, Covid-19 kısıtlamalarını en son kaldıran devletlerden birisiydi.

Özellikle ülke dışına olan seyahat kısıtlamaları, üç yıllık bir sürenin ardından 8 Ocak 2023 itibarıyla kaldırılmıştı.

Kararın duyurulmasıyla birlikte dış hat rezervasyonları bir anda fırlamıştı.

Gelgelelim, ilk anda yaşanan heyecana rağmen, Çin dış hat pazarı bir türlü kriz öncesi seviyesini yakalayamamıştı.

Bir yandan ekonomik sıkıntılar diğer yandan uluslararası ilişkiler arenasındaki çekişmeler, Çin’in dış hat yolcu sayısının gelişimini etkilemeye devam ediyor.

Dolayısıyla, kriz öncesi ve sonrası arasındaki değişimde, bölgeden bölgeye dikkat çekici farklılıklar yaşanıyor.

Meselâ, Çin’in en önemli dış hat pazarlarından Kuzey Amerika’da, 2019 – 2024 yaz tarifesi dönemleri kıyaslandığında, Çinli havayollarının planladığı uçuş sayısının yüzde 81 oranında gerilediği görülüyor.

Buna karşılık, son dönemde Çin’in siyasî ve ekonomik bakımlardan iyice eğildiği Orta Doğu pazarındaki uçuş sayısı, yüzde 59 oranında artış kaydetmiş.

Batı Avrupa’da ise Sibirya hava sahasının kapalı kalması sebebiyle Avrupalı taşıyıcılar bu pazarda gerilerken, onlardan doğan boşluğu, Sibirya’yı kullanmaya devam eden Çinli havayolları kapatmış.

Genel olarak Çinli havayolları, dış hatlarda Covid-19 öncesinin yüzde 90’ına ulaşmış.

Çinlilerin en fazla uçuş planladığı ilk 10 Avrupa kentinde bu durum açıkça görülüyor.

Paris dışında, Çinli havayolları önemli artış oranlarına imza atmış.

İlk sıradaki Londra’da, 2019’a kıyasla yüzde 36 oranında daha fazla uçuş planlanırken, Milano, Madrid, İstanbul ve Budapeşte gibi kentler adeta uçmuş.

Belki çok farkında değiliz ama küresel çapta bir ekonomik ve siyasî değişim yaşıyoruz ve bu değişimi, sivil havacılık sektörünün haritasından takip etmek mümkün.

Asıl merak ettiğim; bu değişim kalıcı mı olacak yoksa geçici mi?