The Jet Sex

Kitap Notları: The Jet Sex

Kitap notları bölümümüzde bu hafta, The Jet Sex: Airline Stewardesses and the Making of an American Icon adlı eseri ele alıyoruz.

Victoria Vantoch, 2013 yılında yayımlanan 296 sayfalık çalışmasında temel olarak, sivil havacılığın altın çağında kadın kabin memurlarının (hostes) yalnızca bir meslek grubu değil, aynı zamanda nasıl toplumsal cinsiyet normlarını şekillendiren birer kültürel simge haline geldiğini araştırmış.

(ISBN: 978-0-8122-4481-6)

The Jet Sex
The Jet Sex

1950’ler ve 1960’larda havayolu hostesleri, reklam kampanyalarında genç, zarif ve çekici figürler olarak sunuluyor, böylece hem havayolu şirketlerine yolcu çekmek hem de modern kadının özgürlük ve zarafetle özdeşleşen yeni bir imajını yaratmak amaçlanıyordu.

Kitap, hosteslerin bu süreçte yalnızca müşteri hizmeti sağlayıcıları değil, aynı zamanda uluslararası seyahatin ve Amerikan rüyasının birer temsilcisi olarak görüldüğünü anlatıyor.

Ancak bu idealize edilmiş imajın arkasında, katı fiziksel ve yaş standartları, cinsiyetçi işe alım politikaları ve evlilik yasağı gibi birçok kısıtlama bulunuyordu. Hostesler için kariyer süresi genellikle sınırlıydı ve işin “genç ve bekar kadınlara uygun” olduğu düşünülüyordu.

Kitap, havayolu hosteslerinin mesleki hakları için verdikleri mücadelenin yanı sıra, siyahi kadınların sektöre girebilmek için karşılaştıkları engelleri de ele alıyor. 1950’lerin sonlarına kadar ABD’de birçok büyük havayolu şirketi, zenci hostesleri işe almayı reddediyordu. Bu ayrımcılığa karşı ilk büyük adım, 1958’de Ruth Carol Taylor’ın Eastern Airlines tarafından işe alınmasıyla atıldı. Ancak Taylor, işe girdikten kısa bir süre sonra evlilik yasağı nedeniyle işten çıkarıldı, bu da sektördeki katı kuralların ve ayrımcılığın ne kadar derin olduğunu gösteriyordu.

1960’lar ve 1970’lerde sivil hak ve özgürlüklerin gelişmesinin de etkisiyle havayolu şirketleri üzerindeki baskılar arttı. Federal hükümetin ve aktivist grupların çabaları sonucu, havayolu şirketleri ırksal ayrımcılığı kaldırmak zorunda kaldı. Ancak, işe alımlarda ayrımcılık örtülü bir şekilde devam etti ve siyahi hostesler terfi etmekte ve uzun süreli kariyer yapmakta zorluklarla karşılaştı.

NAACP ve diğer aktivist gruplar, havayollarını ayrımcılıkla suçlayarak dava açtı ve sonunda şirketler siyahi kadınları işe almaya zorlandı. Ancak bu kazanımlar, zenci hostesler için uzun vadeli kariyer fırsatları yaratmakta yeterli olmadı. Pek çok siyahi hostes, ırk temelli önyargılar nedeniyle terfi ettirilmedi veya kısa süre içinde işten çıkarıldı.

1970’lerde, kadın hakları hareketinin yükselmesiyle birlikte havayolu hostesleri de çalışma koşulları, maaş eşitliği ve cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele etmeye başladı. Sendikalaşma ve hukuki mücadeleler sonucunda hosteslik mesleği daha profesyonel bir kimliğe büründü.

Vantoch, bu dönüşümün yalnızca havacılık sektörüyle sınırlı kalmayıp kadınların iş dünyasındaki genel konumlarını da etkilediğini vurguluyor.

The Jet Sex, havacılık tarihine ilgi duyanlar için yalnızca bir tarihsel anlatı değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerinin iş hayatında nasıl inşa edildiğine dair kapsamlı bir analiz sunuyor.

Kadın kabin memurlarının küresel havacılığın gelişiminde oynadığı kültürel ve sosyal rolü keşfetmek isteyenler için mutlaka okunması gereken bir eser.

Table of Contents

  1. Flying Nurses, Lady Pilots, and the Rise of Commercial Aviation
  2. The Rise of the Stewardess
  3. Breaking the Race Barrier
  4. A New Jet-Winged World
  5. Vodka, Tea, or Me?
  6. From Warm-Hearted Hostesses to In-Flight Strippers
  7. Beautiful Beehives and Feminist Consciousness

Posted

in

Tags: