Donald Trump’ın ateşlediği ticaret savaşı, Amerikan havayolu şirketlerini de yakından ilgilendiriyor.
Son günlerde borsalarda yaşanan çalkantılı seyir, havayolu hisselerinde düşüşe yol açıyor.
Financial Times’ta çıkan bir makale, Amerikalı havayollarının durumuna yakından bakıyor.
Tarifelerin Ötesinde: Gökyüzünde Beliren Fırtına Bulutları
Sınırlar ötesi ticaretin ana damarı olan şirketler için gümrük tarifeleri uzun zamandır bir tehdit unsuru.
Ancak taşınan yük, bavul değil de insan olunca — yani söz konusu havayollarıysa — bu denklem nasıl değişiyor? 2025’in ilk çeyreği, havanın sanılandan daha kasvetli olduğunu gösteriyor.
Yeni yıla iyimser bir hava ile başlayan büyük havayolu şirketleri, tıpkı diğer birçok sektör gibi, ABD’nin küresel çapta başlattığı ticaret savaşlarının ardından bu iyimserliği bir kenara bırakmak zorunda kaldı.
NYSE Arca Havayolu Endeksi yıl başından bu yana yüzde 20 değer kaybetti. Bu, S&P 500’ün yaşadığı kaybın neredeyse üç katı.

Ancak burada asıl mesele sadece piyasa dalgalanmaları değil; şirketlerin gelecek planlamalarını bulanıklaştıran derin bir belirsizlik.
Delta Air Lines’ın kapasite artış planlarını kısması, bu yılın başında CEO Ed Bastian’ın “şirket tarihinin en kârlı yılına gidiyoruz” açıklamasını gölgede bırakan dramatik bir U dönüşü niteliğinde.
Temkinli davranmak ise fazlasıyla makul.
Zira havayolu sektörü, genel ekonomik sağlığın öncü göstergelerinden biri olarak kabul edilir. Ekonomi hakkında endişeler baş gösterdiğinde, tüketicilerin ilk kısma eğiliminde oldukları kalem genellikle tatil amaçlı seyahatlerdir.
Devletin harcamaları kısmaya gitmesi kamu personelinin seyahatlerini azaltabilirken, şirketler de iş seyahatlerini sınırlamaya yönelebilir. ABD’nin en büyük uluslararası ziyaretçi grubunu oluşturan Kanadalılar bile güneydeki huzursuz komşularına uğramakta tereddüt edebilir.
Boş koltukların artmaması içinse uçak bileti fiyatlarının düşmesi kaçınılmaz.

UBS’nin güncel analizine göre, ABD’nin altı büyük havayolunun koltuk başına mil geliri bu yıl yüzde 1,2 oranında düşecek. Bu, daha önceki yüzde 1,85 büyüme tahmininin tam tersi yönde ve epey altında.
Neyse ki düşen akaryakıt fiyatları bu darbeyi bir nebze hafifletiyor.
Üstelik şimdilik talep miktarındaki daralma, daha çok iç hatlardaki tatilcileri ve iş seyahatlerini etkiliyor. Transatlantik uçuşlar ve First ve Business Class gibi yüksek getirili segmentler hâlâ güçlü duruyor.
Bu durum, Delta gibi uluslararası ve premium yolcu portföyü daha geniş olan şirketlerin fırtınayı görece daha az hasarla atlatabileceğine işaret ediyor.
Bunun yanı sıra, ek gelir kaynakları da havayollarının dengesini sağlamlaştırabilir.
Delta’nın American Express ile yürüttüğü ortaklık sayesinde SkyMiles sadakat programından elde ettiği 7,4 milyar dolarlık gelir, şirketin toplam gelirlerinin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturdu.
Yine de baştan esen rüzgârlar oldukça sert.
Havayolu şirketleri, yüksek yatırım ihtiyacı, düşük kâr marjları ve çoğu zaman kabarık borç yükleriyle zaten hassas bir dengede faaliyet gösteriyor. Henüz hiçbir ülke turistlere doğrudan tarife uygulamasa da bu yolculuğun kolay geçeceğini söylemek pek mümkün değil.
Gökyüzü şimdilik açık gibi görünse de ufukta ciddi bir türbülans var. Ve bu kez kemerleri sadece yolcular değil, şirketler de sıkı sıkıya bağlamak zorunda kalacak.