O kadar rahattır ki, insiyakî olarak başınızı arkaya dayayıp istirahat edersiniz…uykuya dalıp güzel rüyalar görürsünüz.”
“O kadar ferahtır ki, 100 kiloluk bir kimse dahi asla kendini sıkışık hissetmez.”
1956 yılına ait bir Pan Am reklamı böyle diyor.
Amerika’ya, Douglas DC-7B tipi uçakla seyahat etmenin ne denli rahat olduğunu anlamış oluyoruz böylece. 🙂
Gerçekten de, o yıllarda faaliyet gösteren havayolu şirketlerinin kârlılık kaygısı şimdiki kadar yüksek olmadığından, kabin içinde yolculara ayrılan alan biraz daha fazlaymış.
1970′li yıllarla birlikte maliyetlerin hızla yukarı çıkması, şirketleri, uçak başına düşen ortalama koltuk sayısı bakımından yolcu aleyhine cömert davranmaya itmiş.
Tabii şunu da unutmamak gerekiyor.
O yıllarda uçakla seyahat o kadar pahalı imiş ki, uçağa binmek gerçekten büyük bir ayrıcalık olarak kabul ediliyormuş.
Reel fiyatlar bazında kıyaslama yapıldığında, o günkü bilet fiyatları ile bugün belki de first class seyahat etmek rahatça mümkün olacaktır.
1955 yılında İstanbul-New York seferi gidiş dönüş bilet fiyatının 5.000 TL civarında olduğu bilgisine ulaştım.
O tarihlerde Türkiye’de sabit kur sistemi vardı ve bir ABD Doları, 2,80 TL’ye eşitti.
Yani ”turist” sınıfta yapılacak bir New York seyahati gidiş – geliş 1.785 Dolar civarında tutuyordu.
Şimdi sıkı durun; 1955 yılındaki 1785 Dolar’ı tüketici fiyat endeksi bazında güncellediğimizde yaklaşık 15.000 Dolar gibi muazzam bir rakamla karşılaşıyoruz.
Yani bundan 50 küsur yıl önce bir kişinin normal sınıf için ödeyeceği fiyata bugün iki kişi hem de first class hizmeti alarak seyahat edebilir.
Ticarî havayolu işletmeciliğinin “altın yıllarını” kaçırdık diye üzülmemek gerekiyor demek ki. 🙂
Diğer taraftan Pan Am’ın söz konusu reklamında bahsedilen Türkiye – ABD uçuşlarının rotası da biraz enteresan.
O zamanki şartlar altında uçakları doldurmak çok kolay olmadığından, Pan Am bizim gibi ülkelere dünya turu sistemi ile yolcu taşımaktaydı.
Yani ABD’ye gitmek için bindiğiniz uçağın Tokyo, Hong Kong, Bangkok, Karaçi, Tahran gibi şehirlere uğradıktan sonra İstanbul’a gelmesi, Roma ve Paris’e uğradıktan sonra New York’a varması gayet tabii bir durumdu.
Not: “Turist Mevkii”, günümüzdeki Economy Class’a denk geliyor.