İstanbul Atatürk Havalimanı’nı hub olarak kullanan Türk Hava Yolları (THY) ile Dubai merkezli Emirates, son yıllarda gerçekleştirdikleri büyüme hamlesiyle, ticarî havayolu sektöründe bir paradigma kayması yaşanmasını sağladılar.
Bundan 10 yıl öncesine dönüp bakıldığında, 2002 yılında, THY’nin 10,4 milyon, Emirates’in 6,8 milyon yolcu taşıdığı görülüyor.
Bu iki şirketin 2012 yılı performansı ise sırasıyla 39 milyon ve 34 milyon şeklinde gerçekleşti.
Ele aldığımız 10 yıl süreçte THY ve Emirates’in filo yapısındaki büyüme de göz kamaştırıcı.
2002 yılında THY’nin filosu, 14 adedi bölgesel jet olmak üzere 66 uçak ile 10.672 koltuk kapasitesine sahipti.
Günümüzde THY’nin 200’den fazla uçakla 37.000’den fazla koltuk kapasitesine ulaştığına şahit oluyoruz.
Aynı dönemde Emirates’in filosu 38 uçaktan, 170 uçaklık bir büyüklüğe ulaşmış durumda.
THY ve Emirates’in önümüzdeki yıllara yönelik planları da yine benzer büyüme oranlarını içeriyor.
Istanbul ve Dubai, Heathrow´u Geçecek
THY ve Emirates’in doludizgin büyüyor oluşu, bu iki şirketin hub’ları konumundaki İstanbul Atatürk Havalimanı ve Dubai Havalimanı’nı da rakip meydanlara nispeten ayrı bir noktaya taşıyor.
2012 yılında %20 gibi bir hayli yüksek bir büyüme oranına ulaşan İstanbul Atatürk Havalimanı’nın, 45 milyon yolcuyla Avrupa’nın en işlek altıncı meydanı olduğunu hemen hatırlayalım.
2012’yi %13’lük artışla tamamlayan Dubai ise 57,7 milyon yolcu mertebesine yükselmiş durumda.
Hem Avrupa’nın hem de dünyanın en önemli aktarma noktalarından bir tanesi olan Londra’nın Heathrow Havalimanı yönetimi, bu gidişatın farkında.
Çevreci kaygılar sonucunda bir türlü genişlemeyen ve ilave kapasite üretemeyen Heathrow, transit hub olma noktasındaki liderliğini, yakın bir gelecekte İstanbul ve Dubai’ye kaptırabilir.
Heathrow’un kapasite sorunuyla ilgili olarak hazırlanan bir raporda bu durum açıkça belirtilerek, “Dubai ve İstanbul gibi havalimanlarının, geleceğe dönük büyük yatırımlar yaparak, Heathrow’un halihazırdaki kapasite sorunundan faydalandığı” vurgulanıyor.
Bu duruma çare olarak, Heathrow’a acilen üçüncü bir pistin inşası veya tamamen yeni bir havalimanının inşa edilerek Londra ve İngiltere’nin ihtiyacının karşılanması tavsiye ediliyor.
Özetlemek gerekirse;
Londra, Paris, Frankfurt gibi büyük hub’ların yanı sıra Amsterdam gibi, Zürih gibi, iç hat pazarı olmayan küçük ülkelerin şehirleri de, Doğu-Batı ekseninde kendilerini bir aktarma noktası olarak konumlandırarak uzun yıllardır havayolu sektörünün kaymağını yemekteydi.
Ancak görünen o ki, ilerleyen yıllarda; özellikle de 2020 sonrasında, sektörün merkezi Doğu’ya doğru kayacak ve İstanbul, Doha, Abu Dabi ve Dubai gibi kentler, havayolu seyahati açısından yeni cazibe merkezleri olarak başrol oynamaya başlayacak.