Havayolu 101’de dün ele aldığımız ve Avrupalı network taşıyıcılar ile Körfez merkezli havayolu şirketlerinin rekabetini değerlendiren hususlara farklı yönlerden bakmak gerekiyor.
Avusturya’nın başketni Viyana’da, 3 Temmuz 2014 tarihinde gerçekleştirilen “Avrupa’da hava taşımacılığı rekabetçiliği” konulu Avrupa Birliği konferansında konuşan Etihad Airways Başkanı ve CEO’su James Hogan, güçlü ekonomik ve sosyal getirileri olan havacılığın bölgesel değil küresel bir sektör olduğunu vurguladı.
Orta Doğu merkezli havayollarıyla ilgili tartışmalara da değinen James Hogan’ın konuşmasında öne çıkan noktalar şöyle:
“Etihad Havayolları olarak Avrupa’ya angaje olarak ortak kazanımlar sağlamak istiyoruz., Havayolu şirketlerinin konsolidasyonu hava hizmetlerinin sürdürülebilirliği için kritik önem taşıyor. Dış yatırımlar tehdit değil aksine havayolu şirketlerini güçlendirmek, iş gücünü ve ekonomik büyümeyi desteklemek için fırsat oluşturuyor.”
“Körfez havayolu şirketlerinin hızlı büyümesin tehdit olarak algılanıyor ve bu nedenle Orta Doğulu şirketler Avrupa’da sıkı takip altında tutuluyor.”
“Tüm Körfez havayolu şirketleri aynı değildir. Farklı büyüklüklerdeyiz, farklı merkezlere sahibiz ve farklı stratejilerde ilerliyoruz. Bizler de aslında birbirimizin ciddi birer rakibiyiz.”
“Biz Etihad Havayolları olarak tümüyle Abu Dabi Hükümeti’ne aitiz. Her havayolu şirketi gibi biz de başlangıç sermayesi aldık ama Birleşik Arap Emirlikleri’nde devlet yardımı, ücretsiz yakıt, havalimanı ücretlerinde indirim gibi hiçbir ayrıcalığımız yok.”
“Avrupa’daki havayolları sektörü on yıllar boyunca süren hükümet mülkiyetine ve desteğine dayalı bir sistemle kuruldu yarı ve tam özelleştirmelerden sonra bile borç erteleme gibi hükümet destekleri çeşitli şekillerde devam etti. Alman Hükümeti’nin emeklilik fonundaki açığı kapatmasına destek olmak için Lufthansa’ya yaptığı 800 milyon Euro’luk ödeme, selefi Swissair’in batmasının ardından SWISS’e sağlanan 1,1 milyar Euro’luk devlet yardımı ve Avusturya Hükümeti’nin Austrian Airlines’ın 500 milyon Euro’luk borcunu üstlenmesi gibi pek çok örnek sayabiliriz. Her iki şirket de şu anda Lufthansa’nın iştirakleri konumunda.”
“Avrupa havacılık sektöründe yaşanan zorlukların sebebi Körfez havayolu şirketleri değildir. Etihad Havayolları 2003 yılında kurulmadan önce de Avrupa havacılık sektörü pek çok problemle karşı karşıyaydı. En büyük problemler; havaalanlarına ve hava sahası yönetimine yeterli yatırımın yapılmaması nedeniyle oluşan sıkışıklık, geleneksel hub havalimanlarındaki yüksek işletme maliyetleri, yüksek iş gücü giderleri ve hem şirketlere hem de yolculara uygulanan tutarsız ve adaletsiz vergiler gibi uzun süredir devam eden sorunlar.”
“Birleşmeler Avrupa’da; iştirakleri SWISS ve Austrian Airlines’ın yanı sıra Germanwings’e sahip olan, Brussels Airlines ve SunExpress’te çoğunluk (Havayolu 101’in notu: SunExpress’teki hisse oranı %50) ve ABD merkezli JetBlue’da azınlık hissesi bulunan Lufthansa Group; British Airways, Iberia ve Vueling’ten oluşan International Aviation Group (IAG) ve Alitalia, Transavia ve Martinair’in yanı sıra Kenya Airways ve Brezilya merkezli GOL’de hisseleri bulunan Air France KLM’den oluşan üç büyük blok yarattı.”
“Avrupalı havayolu şirketlerinin kendilerine ait iş modellerinin olduğunun farkındayız ve buna saygı duyuyoruz. Biz de Avrupa’daki kurallar doğrultusunda çalışıyoruz. Ancak bizim farklı gereksinimlerimizle uyuşan farklı bir iş modelimiz var. Büyümek için ölçek sahibi olmamız gerekiyor. Aralarında diğer Körfez havayolu şirketlerinin de bulunduğu geçmişi eskiye dayanan rakiplerimizle boyutsal karşılaştırma içine giremeyiz. Bu nedenle kendimize en uygun büyüme stratejisi olan, ortaklıklarla büyüme yoluna gittik. Stratejimiz rekabetten yana… Tüm ortaklarımızla, ortak kazanç için ve rekabet ve mülkiyet kuralları çerçevesinde çalışıyoruz. İşbirlikçi büyüme; tüketiciler için sürdürülebilirlik, daha fazla seçenek, uygunluk, tutarlılık, güvenilirlik ve istikrarı da beraberinde getiriyor.”
“Yaptığımız yatırımlar ortak olduğumuz şirketleri güçlendirdi, işgüçlerini korudu ve yenilerini yarattı, hava hizmetlerinin devamlılığını sağladı ve böylece Airbus gibi ana tedarikçilere olduğu kadar müşterilere ve yerel ve ulusal ekonomilere de fayda sağladı. Etihad Havayolları’nın payı olmasaydı, airberlin, Aer Lingus, Air Serbia ve Darwin Airline gibi şirketler, finansal yatırım ve sinerji kazancı anlamında kayıplar yaşayacaktı. Alitalia’nın bir “kurtarıcı yatırımcı”sı olmayacaktı ve bu pek çok olumsuz sonucu da beraberinde doğuracaktı. İstikrarlı ve birbirine bağlı havayolu şirketlerinin olması güçlü ekonomik ve sosyal faydalar sağlıyor. Etihad Havayolları Avrupa’da, Avrupa’yla uyum içinde var olmak istiyor.”