Son on yıl içerisinde havayolu sektörünün çehresi baştan aşağı değişmiş durumda.
Basra Körfezi’nin batı kıyılarını kendilerine merkez yapan Emirates (Dubai), Etihad Airways (Abu Dabi) ve Qatar Airways (Doha) ile birlikte Türk Hava Yolları (THY), yapmış oldukları atılımla sektörde, “oyun değiştirici” etkisi yarattılar.
Oldukça hızlı bir biçimde büyüyen bu dört havayolu şirketine, Güneydoğu Asya’daki oyuncuların katkısı da eklenince, havayolu sektörünün merkezi hızlı bir biçimde doğuya doğru kaydı.
Bu eğilimin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi bekleniyor.
Özellikle Avrupa ile Asya, Avustralya ve Afrika arasındaki hava trafiğinde etkisi gözlemlenen bu fenomen, Avrupalı ve Amerikalı havayolu şirketlerini harekete geçirdi.
Körfez’deki havayolu şirketlerine karşı geliştirilen en önemli argüman, söz konusu şirketlerin adil rekabet ortamını sekteye uğratacak bir biçimde devlet desteği alıyor oldukları.
Air France ve Lufthansa, Avrupa Birliği’ni bu konuda aktif bir rol oynaması yönünde teşvik ederken, Amerikalı havayolu şirketleri, geliştirdikleri bir inisiyatif çerçevesinde Körfez’den gelen rekabetin yerel ekonomiye olan menfî etkilerinin üzerinde duruyor.
Delta, American ve United Airlines ayrıca, Körfez’deki havayolu şirketlerinin son on yıl içerisinde 42 milyar USD tutarında devlet yardımı aldıklarını iddia ediyor.
Körfez merkezli havayolu şirketleri ise buna karşı olarak, yapmış oldukları girişimlerin yerel ekonomilere olan faydalarını vurguluyor.
Süper-bağlayıcı Havayolu Şirketleri Hangileri?
1930’lu yıllarda Imperial Airways tarafından, İngiltere’nin doğudaki sömürgelerine ulaşmak için bir aktarma noktası olarak kullanılan bir balıkçı kasabası olan Dubai, günümüzde artık Emirates gibi bir devin hub’ı konumunda bulunuyor.
Emirates ile birlikte THY, Qatar Airways ve Etihad’ı da hesaba kattığımızda karşımıza, muazzam bir havayolu gücü çıkıyor.
2014 yılında 140 milyona yakın yolcuya hizmet veren bu dört havayolu şirketi, Avrupa ile Asya arasındaki uzun menzilli hatların hâkimi haline gelmiş durumdalar.
Çok değil bundan sadece altı sene önce, 2008’de, bu dört şirketin taşıdığı yolcu sayısı 60 milyondu.
Filolarındaki uçak sayısı toplamı 700’ü geçen bu dört şirketin, 900’den fazla da yeni uçak siparişi bulunuyor.
Bu fotoğrafa baktığımızda, Air France KLM, Lufthansa, British Airways gibi Avrupalı havayolu şirketlerini 2020’li yıllarda son derece zor günler beklediğini söyleyebiliriz.
Aviation Advocacy adlı danışmanlık firmasından Andrew Charlton tarafından bu durum son derece isabetli bir biçimde ifade edilmiş:
“Düşük maliyetli taşıyıcılar, Avrupalı bayrak taşıyıcıların öğlen yemeğini yemişti; şimdi de Körfez merkezli havayolu şirketleri, onların akşam yemeğini yemeye geliyor.”
Geçtiğimiz haftalarda bu önemli konuyu sayfalarına taşıyan The Economist, stratejisini transit yolcu üzerine kuran ve bu açıdan bakıldığında “süper-bağlayıcı” (super-connector) şeklinde tanımlanan havayolu şirketlerini ele aldı.
Dış hat uçuşlarında üretilen “ücretli yolcu kilometre” (ÜYK) bazında hazırlanan bir infografik, yazımızın başında belirttiğimiz on yıllık değişimi son derece net bir biçimde ortaya koyuyor.
2003 yılında dış hat ÜYK bazında sektörün ilk üç sırasında British Airways, Lufthansa ve Air France bulunuyordu. Emirates, THY ve Qatar Airways listenin alt sıralarında yer alırken, Etihad Airways daha o yıl kuruluyordu.
2013 yılına gelindiğinde ise söz konusu listenin kökten bir biçimde değiştiği görülüyor.
Emirates büyük bir farkla lider konuma yükselirken, THY, Qatar Airways ve Etihad da, ciddi miktarda ÜYK üreterek, havayolu sektörünün neden doğuya doğru kaymakta olduğunun adeta bir kanıtı oluyor.
Neticede, gerek havayolu sektöründeki genel eğilimler ve gerekse dünya ekonomisinin gidişatı düşünüldüğünde, Avrupa ile Asya, Avustralya ve Afrika arasındaki süper-bağlayıcıların THY ile Körfez merkezli taşıyıcıların olacağını düşünüyoruz.
Comments
2 responses to “Süper-bağlayıcı Havayolu Şirketleri Hangileri?”