Özellikle çok sayıda bavulla seyahat eden yolcuların en fazla stres yaşadığı konuların başında, check-in sırasında gerçekleştirilen bagaj tartım işlemi gelmektedir.
Bavulun, check-in bankosunun yanından itibaren başlayan bagaj bandına konulduğu anda gözler, bankonun üzerindeki dijital göstergeye kayar.
Genelde Economy Class yolcusu için 20 kg, Business Class yolcusu için ise 30 kg kritik bir eşiktir.
Bu sınırların üzerine çıkılması halinde yolcu soğuk terler dökmeye başlar.
“Acaba şimdi ne olacak?”, “Bunun için fazla bagaj ücreti ödemek zorunda kalacak mıyım?”, “Keşke yanımda bir kişi daha olsaydı da, bavulumun içindekilerin bir bölümünü ona aktarsaydım.” şeklinde sorular ve fikirler üşüşür insanın zihnine…
Yolcular, Kullanmadıkları “Bagaj Haklarını” Satabilir mi?
İşte bu aşamada yolcuların imdadına yine mobil uygulamalar yetişecek.
Amerikalı iki firma, Airmule ve Grabr, tarafından geliştirilen iki ayrı mobil uygulama, yolcuların üzerindeki fazla bagaj stresini ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
Yolcuların seyahat bilgilerini eşleştirme temeline dayanan bu uygulamalar sayesinde, fazla bagajı olanlar ile standart bagaj hakkını doldurmayan yolcular sanal ortamda bir araya getiriliyor.
Bunun bir adım ötesinde, yolcuların kullanmadığı bagaj hakları, herhangi bir nakliye firması tarafından da değerlendirilebiliyor. Kullanımlarının yaygınlaşması halinde bu uygulamalar belki de daha ziyade, bu şekilde değerlendirilecek gibi görünüyorlar.
Yani mesela; bir nakliye firması, İstanbul’dan New York’a uçakla bir paket gönderip havayolu şirketine yüksek bir meblağ ödemektense, İstanbul – New York uçağındaki bir yolcuyla söz konusu mobil uygulamalar üzerinden temasa geçerek, çok daha düşük bir fiyata paketini yerine ulaştırma imkânına sahip olacak.
Bu iş modelinde hem yolcular hem de nakliyeciler kazanırken, havayolu şirketlerinin bu işten pek de memnun olmayacağını hemen vurgulamamız gerekiyor.
Çok basit bir hesapla; bir yolcunun iki parça bavul hakkı olduğunu ve her bir bavul için azamî ağırlık sınırının 20 kg olduğunu düşünelim.
Yolcu bu hakkın yarısını kendisi için kullansa ve diğer yarısını kilogram başına 15 TL’den satışa çıkarsa, 20 kg x 15 TL = 300 TL gibi bir kazanç elde etme potansiyeline sahip oluyor.
Tabii bu ve benzeri uygulama ve süreçlerin en riskli noktası güvenlik konusu oluyor.
Bir yolcu başkasına ait bir paketi taşıyor olsa da, paketle ilgili sorumluluk kendisine ait oluyor. Dolayısıyla, içerisinde ne olduğunu bilmediği bir paketi taşımak, bir çok kişi için pek de kabul edilebilir bir şeymiş gibi durmuyor.
Bu hassas durumun farkında olan Airmule firması, göndericilerin, paket içeriğine dair fotoğrafları da yüklemesini ve böylelikle bir bakıma sorumluluğu paylaşmalarını istiyor.
Halen ABD Ulaştırma Güvenlik Kurumu (Transportation Security Agency) tarafından incelenmekte olan bagaj hakkı satma uygulamalarının geleceğinin ne olacağını, önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz.
Comments
One response to “Yolcular, Kullanmadıkları “Bagaj Haklarını” Satabilir mi?”