Qatar Airways, American ile “Joint Venture” mı Yapacak?

2017 yılında kuruluşunun 20. yılını kutlayacak olan Qatar Airways, büyük adımlarla yoluna devam ediyor.

IAG ve LATAM’da hisse sahibi olan ve bundan iki, iki buçuk yıl kadar sonra filo büyüklüğü 250 uçağa ulaşması beklenen Qatar Airways gözünü bu kez, ABD’ye çevirdi.

Şirket CEO’su H.E. Akbar Al Baker yaptığı bir açıklamada, önümüzdeki günlerde iki havayolu şirketiyle daha ortaklık yapacaklarını belirtirken, Etihad Airways’e bir göndermede bulunarak, “çöp” niteliğindeki havayolu şirketleriyle ilgilenmediklerini vurguladı.

Qatar Airways_CEO_Akbar-Al-Baker
Qatar Airways CEO’su Akbar Al Baker

Akbar Al Baker, Qatar Airways, British Airways ve American Airlines arasında bir yakın işbirliği (joint venture) anlaşması imzalanmasını umduğunu da sözlerine ekledi.

Halihazırda IAG’nin %20 oranındaki hissesine sahip durumda olan Qatar Airways’in, bu grup çatısı altındaki firmalara mı yatırım yapacağı veya daha iddialı bir adım atarak ABD’ye mi uzanacağını yakın bir gelecekte hep birlikte göreceğiz.

Geçtiğimiz Temmuz ayında Qatar Airways’in, Güney Amerikalı havayolu grubu LATAM’a ortak olduğunu hatırladığımızda, şirketin yeni işbirliklerinin hiç beklenmedik bir bölgeden gelmesinin bizleri şaşırtmayacağını hemen ekleyelim.

Son Dönemdeki Yakın İşbirliği Anlaşmaları

2000’li yılların ikinci yarısında yaşanan birleşme furyasının ardından havayolu sektöründe şu sıralarda bir “joint venture” rüzgârı esiyor.

Yakın geçmişe baktığımızda ön plana çıkan işbirlikleri şu şekilde:

Ocak 2014: Delta ile Virgin Atlantic, yakın işbirliği anlaşmasını devreye soktu.

Haziran 2014: Etihad, Alitalia’nın %49’unu satın aldı.

Ekim 2014: Etihad Airways Partners adlı yeni girişim resmen duyuruldu. Alitalia, airberlin, Etihad Airways, Jet Airways, Air Seychelles, Air Serbia, Etihad Regional ve Niki, bu yeni grubun üyeleri.

Kasım 2015: Lufthansa ile Singapore Airlines kapsamlı bir işbirliği anlaşması imzaladı.

Kasım 2015: Çinli havacılık devi HNA Group, Brezilyalı düşük maliyetli taşıyıcı Azul’a ortak oldu.

Ocak 2016: American Airlines ve LATAM,  yakın işbirliği (joint business) anlaşması yapmayı planladıklarını duyurdu.

Haziran 2016: HNA Group, Avustralyalı düşük maliyetli taşıyıcı Virgin Australia’ya ortak oldu.

Temmuz 2016: Qatar Airways, Güney Amerika’nın önde gelen taşıyıcısı LATAM’ın hissedarı oldu.

Eylül 2016: Lufthansa – Air China ortaklığında mutlu sona ulaşıldı.

Kasım 2016: Delta ile Aeromexico, yakın işbirliği anlaşması konusunda izin aldı.

Havayolu Sektöründe İşbirliği Aşamaları

Havayolu şirketlerinin gerçekleştirebileceği işbirlikleri, Qantas tarafından bundan beş sene kadar önce bir sunum çerçevesinde hazırlanan grafikte gayet anlaşılır bir biçimde anlatılmaktadır.

X ekseninde şirketler arasındaki ilişkinin olgunluğu, Y ekseninde ise şirketler arası entegrasyonun derinliği bulunan grafikte, havayolu sektöründeki işbirliği aşamalarını dört safhaya ayrılmış:

  1. Interline
  2. Codeshare
  3. Joint Business Agreements
  4. Equity Partnerships

Grafiğin sağ tarafında ayrıca, işbirliği aşamalarının ticarî kıymetleri de verilmiş.

Havayolu Sektöründe İşbirliği Aşamaları
Havayolu Sektöründe İşbirliği Aşamaları

Yıllardan beridir interline ve codeshare anlaşmalarıyla adeta “deli pösteki sayar gibi” işlerin içinde debelenip duran sektör, buradaki grafiğe göre yorumlamak gerekirse artık üçüncü aşamaya geçti denilebilir.

İkili, hatta üçlü joint venture anlaşmaları, tam şirket birleşmelerinden önceki son durak şeklinde yorumlanabilir.

Interline ve codeshare ile yapılamayan bir çok şey, joint venture’lar sayesinde gerçekleştirilebiliyor.

Kâr-zarar ortaklığı, yolcularla olan ilişkilerdeki bütünsellik, ücret ve tarife yapısının senkronize edilmesi ve bunların dağıtımı, joint venture anlaşmalarının sağladığı faydalardan hemen akla gelenler.

Bunun bir sonraki aşamasında ise sınır-ötesi şirket birleşmeleri geliyor ki, Avrupa Birliği dahilinde hile-i şer’iye yoluyla zaten yapılmakta olan bu tür işbirlikleri, önümüzdeki beş sene içerisinde tamamen serbestleşebilir.

O dönem geldiğinde, hem mâlî hem de operasyonel açıdan güçlü olanlar ayakta durmaya devam ederken, bu şartları yerine getiremeyen şirketler ya kepenk kapatmak ya da büyük şirketlerin kanatları altına girmek zorunda kalacaklar.