Türk Hava Yolları (THY) geçtiğimiz pazartesi günü 2009 yılı mâlî sonuçlarını açıkladı.
UFRS’ye göre yapılan hesaplamada THY’nin kârı %50 civarında düşerken, yasal mevzuata göre yapılan hesaplamada kârı az da olsa arttı.
Zaten kâr payı dağıtımında yasal mevzuat sonuçları göz önüne alınıyor. Şirketin işletme kârında da %12 civarında artış var.
Ama bu duruma rağmen 2009 yılının son çeyreğinde elde edilen kâr miktarının düşük kalması, “piyasayı” memnun etmemişe benziyor.
Konuyla ilgili analistlerin yorumları, son çeyrekte ortaya konan performansın THY’den gerçekten de beklenmediğinin bir belirtisi.
Havayolu 101 bu vesileyle basit bir araştırma yaptı.
THY’nin Yatırımcı İlişkileri sayfasında bulunan faaliyet raporlarından THY’nin yıllık gelirlerini ve taşınan yolcu sayısını çıkarttık. Tarifeli seferlerden elde edilen gelirleri, taşınan yolcu sayısına böldük.
Ülkemizdeki enflasyon gerçeğini de hesaba katmak için TCMB’nin ana sayfasında yer alan “Enflasyon Hesaplayıcısı” ile 2002 yılından günümüze, elde ettiğimiz verileri bugünkü yaklaşık değerine çevirdik. Ve aşağıdaki grafiklerde görünen sonuçları elde ettik.
Tüm dünya genelindeki havayolu şirketlerinde olduğu gibi, THY’nin de yolcu başına düşen ortalama geliri genel bir düşüş trendi içerisinde. Bunda düşük maliyetli havayolu şirketlerinin piyasaya girmesinin etkisi olduğu gibi, 11 Eylül olayı sonrasında gelen toparlanma sürecinde tüm sektörde yoğun bir kapasite artışı olmasının da payı var.
Sürekli büyüyen şirketler, yeni yolcu kapmak için fiyatlarını düşürmekten imtina etmiyorlar.
Türkiye özelinde bakıldığında, özellikle iç hatların serbestleştirildiği 2004 yılı itibarıyla ortalama yolcu gelirinde sert bir düşüş yaşandığı görülüyor. 2002 – 2009 döneminde gerek iç ve gerekse dış hat ortalama yolcu gelirinde %33′e varan kayıp söz konusu. 1978 deregulasyonu sonrası ABD ve 1997 deregulasyonu sonrasında AB genelinde yaşanan tablonun bir benzeri aslında bu.
Buna rağmen THY’nin 2006 yılından itibaren yakaladığı hızlı büyüme temposu, “economies of scale” kavramının devreye girmesini ve düşen birim maliyetle birlikte THY’nin kârlılık rakamlarının yukarı çıkmasını sağlıyor.
2009 son çeyreğindeki performansın analistleri memnun etmeyen noktası da bu. THY, 2009 son çeyreğinde, önceki dönemlerin aksine, maliyetlerini azaltmayı başaramadı. Tabii bunda yeniden yükselmeye başlayan petrol fiyatlarının etkisi de büyük.
Neticede iş, bir önceki yazımda belirttiğim konuya geliyor dayanıyor.
Hizmet sektörünün kaçınılmaz bir özelliği olan “emtialaşma” olgusu karşısında şirketlerin yaptıkları ve yapacakları çok kritik bir hale geliyor.
Verilen hizmeti müşteri karşısında farklılaştırabilmek, ortalama birim gelirin düşmesini en azından bir süreliğine engelleyebilir veya düşüş hızını yavaşlatabilir.
Müşterinin ürünü teslim aldığı yerde, yani kabin içinde sunulan hizmette önümüzdeki dönemde yapılacak radikal değişiklikler kazananın kim olacağını belirleyecek.
Aksi takdirde, “low-cost carriers rule!”