Basında zaman zaman uçaklardaki havanın kalitesiyle ilgili haberler çıkar.
Kimi haberlerde uçaklardaki havanın çok kirli olduğu söylenir, kimilerinde ise tam tersine, havanın ne kadar temiz olduğu vurgulanır.
Uçakla seyahat ederken soluduğumuz hava için kesin olan bir şey vardır ki, o da, kabindeki havanın nem oranının bir hayli düşük olduğudur.
Zira seyahat süresince kabinde ihtiyaç duyulan havanın bir kısmı motorlar vasıtasıyla dışarıdan alınırken, içerideki havanın da belli bir miktarı kabinde çevrilir (yeniden kullanılır).
Normal seyir irtifasında (12.000 metre) bulunan havadaki nem oranı sadece %1 mertebesindedir. (Mukayese etmek açısından, İstanbul’da şu günlerdeki nem oranının %60 civarında seyrettiğini belirtelim)
Hâl böyle olunca uçağın içindeki havanın nemliliği, yolcu ve ekiplerin teneffüsü ve ikram hizmeti için hazırlanan sıcak yemek ve içeceklerden çıkan buhara bağlı oluyor.
Daha fazla yolcunun daha sıkışık bir biçimde seyahat ettiği Economy Class bölümünde havadaki nem oranı %10-15 arasında değişirken, nispeten daha az yolcunun daha geniş bir mekanda bulunduğu Business Class’ta ise bu oran %5’e kadar düşüyor.
Hem yolcu konforunu hem de kabin ve kokpit ekiplerinin çalışma şartlarını etkilediği düşünüldüğünden, Airbus ve Boeing, yeni nesil uçaklarında kabin nemlendirme sistemlerine özel bir önem verdi.
Bu yüzden, Airbus A350 ve Boeing 787 tipi uçakların kokpitlerinde ve ekip dinlenme odalarında özel olarak tasarlanmış hava nemlendiricileri bulunuyor.
Bunun yanı sıra, Boeing 787’nin yolcu kabininde bir “ortam kontrol sistemi” bulunuyor ve hava sirkülasyonunu daha etkin bir biçimde kullanarak uçağın tamamındaki nem oranını %10-15 aralığında tutuyor.
Airbus A350’de ise First ve Business Class için bir aktif hava nemlendirme sistemi opsiyon olarak havayollarının tercihine sunuluyor.
Bu sayede bu bölümlerdeki nem oranı %20-25 oranına kadar yükseltilebiliyor. Kabin içerisindeki sirkülasyon sonucunda Economy Class’daki nem oranı da 3-4 puan artıyor.
Hava nemlendirme sisteminin ayrı bir su deposu oluyor ve geniş gövdeli bir uçağın 10 saatlik uçuşu boyunca First ve Business Class bölümlerini nemlendirebilmek için 50 – 100 litre arasında su kullanılıyor.
Havayolları tarafından arzu edildiği takdirde, sadece 787 ve A350 gibi karbon fiber ağırlıklı gövdeye sahip uçaklarda değil, metal ağırlıklı uçaklara da hava nemlendirme sistemleri yerleştirilebiliyor.
Tabii bu noktada hemen şunu da belirtelim. Uçakların ömrünün daha uzun olması açısından, kabin içerisindeki nem oranının pek de yüksek olmaması gerekiyor.
Çünkü bir uçuş sırasında nemlenme sonucunda kabinde biriken suyun tahliyesi şart ve aksi durumda uçağın gövdesindeki paslanma hızı artabiliyor. (Dar gövdeli bir uçağın gövdesinde ortalama bir uçuş boyunca 200 kg kadar su birikebiliyor)
Havalandırma Sistemi
Kabindeki konforu sunan havalandırma sistemleri uçak motoru yardımıyla çalışır. Motorlar tarafından emilen havanın önemli kısmı özel yanma odalarında yakılarak motordan güç elde ediliyor.
Diğer kısmı ise havalandırma sistemine gidiyor. Uçaktaki klima sistemine gelen hava kabin içine verilecek sıcaklığa göre ayarlanıyor. Ayrıca basınçlandırılıyor. Basınçsız havanın solunması imkânsız.
Ancak kabin basıncı deniz seviyesi ile aynı değil. Uçulan irtifaya bağlı olarak kabin içindeki basınç 2.500 metrelik yüksekliktekine denk. Yani nefes alırken kendinizi yüksek rakımlı bir yerdeymiş gibi hissediyorsunuz. (Airbus A350 ve Boeing 787 gibi uçaklarda bu yükseklik 1.800 metreye kadar çekildi)
Havanın normalleştirme işlemi tamamlandıktan sonra kabinin üst tarafında bulunan baş üstü bagaj bölümlerinin üzerinden temiz hava uçak içine yayılıyor.
Yolcunun hemen başının üzerinde lambaların yanında da havalandırma valfleri var.
Yolcu isterse bunları açıp kapatabiliyor. Daha fazla hava akışını sağlayabiliyor. Ya da serinlemek için bir mini özel klima gibi bunu kullanıyor. Genellikle bu valfler çevrilerek açılıp kısılabiliyor.
Yukarıdan verilen hava tüm kabini dolaştıktan sonra alt kısımdan tekrar içeri alınıyor ve temizlenmek üzere havalandırma sistemine geri gidiyor.
Kabin içindeki havanın tümü temiz hava değil. Bu havanın bir kısmını dışardan alınan, bir kısmını da içerde solunduktan sonra kirlenen ve sistem tarafından tekrar temizlenen havadan oluşuyor.
Uçak tiplerine bağlı olarak havalandırma sistemlerinin kontrolleri kokpitten veya kabinin ön kısmındaki panodan yapılıyor.