Boeing 737 ile Airbus A320’yi dışarıdan görünümde birbirlerinden ayırt etmenin en kolay yöntemlerinden bir tanesi, kokpitin üst bölümünde küçük pencereler olup olmadığına bakmaktı.
Boeing 737, ticarî açıdan en büyük rakibi A320’den farklı olarak, kokpitin ana pencerelerinin hemen üst tarafında, ikisi sağda ikisi solda olmak üzere toplam dört tane küçük pencereye sahipti.
Bunları anlatırken geçmiş zaman kipi kullanıyorum zira Boeing, 2005 yılından itibaren ürettiği 737 tipi uçaklardan bu pencereleri kaldırdı.
Peki, bu pencereler neden vardı ve ne işe yarıyordu?
Neden daha sonra bunların 737’nin tasarımından çıkarılmasına karar verildi?
Boeing 737, 1960’lı yılların sonunda hizmete giren bir uçak.
O dönemde bu küçük pencereler, yapılan manevralar sırasında pilotların görüş açısını artırmak için tasarlanmıştı.
Ancak zaman içerisinde gelişen seyrüsefer (navigasyon) sistemleri, bu küçük pencereleri lüzumsuz hale getirdi.
Bunun üzerine Boeing 2004 yılında, sektörde “kaş” pencere olarak adlandırılan bu dört pencereyi 737’lerin tasarımından çıkartma kararı aldı.
Kaş penceresi olmayan ilk 737, 2005 yılının Ocak ayında fabrikadan çıktı.
Bu sayede hem uçağın toplam ağırlığı 10 kg kadar azaldı hem de uçak başına yılda yaklaşık 300 saati bulan düzenli kontrollere gerek kalmadı.
Boeing bununla da yetinmedi; 2006 yılının ortalarından itibaren havayolu şirketlerinin kullanımına sunduğu bir yenileme paketiyle, 2005’ten önce üretilen 737’lerin kaş pencerelerinin kapatılmasına imkân verdi.
İşin gerçeği, Boeing’in bu kararına en fazla pilotlar sevinmişti.
Zira etkin bir biçimde kullanılmayan bu küçük pencereler, kokpitte gürültüye, sıcaklığın artmasına ve aşırı ışıktan dolayı göstergelerin görülmesinin zorlaşmasına sebep oluyordu.
Zaten eski tarihli 737 kokpit fotoğraflarına bakıldığında, söz konusu pencerelerin pilotlar tarafından ya bir güneşlik ya da gazete kâğıdıyla kapatıldığı görülmektedir.