Türkçesi “Ölçek Ekonomisi”, İngilizcesi “Economies of Scale” olan mikro iktisat kavramının en basit ve sade tanımı, “ticarî bir işletmenin girdiler ve tesis bakımından büyüyerek, üretimden kaynaklanan birim maliyetini uzun vadede düşürmesi” şeklinde yapılabilir.
Pazarlama, satın alma, finans, teknolojik yatırım gibi başlıklarda yapılan büyüme, beraberinde verimlilik artışı getirerek, uzun vadede ortalama maliyetlerin düşmesini sağlayacaktır.
Bunun tam tersi durumda ise “Diseconomies of Scale” devreye girer ve şirketin büyüklüğü sebebiyle meydana çıkmaya başlayan bir takım arızalar, maliyetlerin artmasına yol açar.
1978 sonrası ABD’de, 1990’larda Avrupa Birliği’nde ve nihayet 2003 sonrasında Türkiye’de havayolu sektörünün eskiye nazaran daha rekabetçi bir karaktere bürünmesi, şirketleri ölçek ekonomisine daha fazla kafa yorar hale getirmiştir.
Önceleri ölçek ekonomisi avantajı iç büyüme ve birleşmelerle elde edilirken, rekabetçi ortamda bunlara işbirlikleri ve ittifaklar sayesinde elde edilen büyüme faktörleri de eklenmiştir.
Grafikte görüleceği üzere, her ne kadar teorik de olsa, ölçek ekonomisinin bir sonu bulunuyor.
Büyümenin getirmiş olduğu ortalama maliyet düşüşü bir yerde son buluyor ve o noktadan sonra yapılacak büyüme hamleleri ortalama maliyetin artmasına yol açıyor.
Acaba, Amerikalı ve Avrupalı havayolu şirketleri çok uzun zamandır sömürdükleri bu mikro iktisat kuralında minimum noktasına mı ulaştı?
Acaba, ölçek ekonomisini sömürme sırası Asyalı (hem Doğu, hem Batı Asya) şirketlere mi geldi?
THY, Emirates, Etihad, Jet Airways, Shanghai Airlines, China Southern Airlines gibi şirketlerin son yıllarda hızlı bir biçimde büyümesi bunun bir göstergesi olabilir mi?
Pek iyi; uzun vadeli ortalama maliyet eğrisinde minimum noktasına gelen firmalar ne yapacak?
Hemen pes edip, havlu mu atacaklar?