Geçen haftanın en önde gelen gündem maddelerinden bir tanesi, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında varılan mutabakattı.
Söz konusu mutabakat çerçevesinde ikili ilişkilerin normalleştirilmesi planlanıyor.
Diplomatik ilişkilerin kurulması ve ülkeler arası ticaretin geliştirilmesi, öncelikli hedefler arasında yer alıyor.
İlk olarak İsrail ve BAE arasında telefon bağlantısı sağlandı bile.
Üç hafta içerisinde ABD’nin başkenti Washington’da resmî anlaşmanın imzalanması bekleniyor.
BAE’nin ardından Bahreyn, Fas, Umman ve Sudan’ın da İsrail’le bir normalleşme sürecine girebileceği belirtiliyor.
İş böyle olunca, uluslararası ilişkiler ve ticaretle adeta etle tırnak şeklinde bir bağı olan havacılık sektöründe Orta Doğu’da ne gibi gelişmeler olabileceği hemen konuşulmaya başlandı.
İsrail – BAE Yakınlaşması Havacılık Sektörünü Nasıl Etkileyecek?
İsrail tarafında El Al, BAE tarafında ise Abu Dabi merkezli Etihad Airways ve Dubai merkezli Emirates, öne çıkan havayolları.
Yıllar önce özelleştirilen El Al, Covid-19 krizinin de etkisiyle son derece zor bir dönemden geçiyor.
Mart ayında uçuşlarını durduran şirket, sınırlı sayıdaki kargo uçuşu dışında henüz seferlere başlamadı. Dün yapılan bir açıklamaya göre, 30 Eylül 2020 tarihine kadar da başlamayacak.
Dolayısıyla günümüzde ve yakın bir gelecekte, İsrail’in dış dünyayla bağlantısı büyük oranda, yabancı havayolları tarafından sağlanmaya devam edecek.
Arabistan yarım adasının diğer kıyısında; Etihad ve Emirates’te ise durum çok farklı.
Her iki şirket bundan 2-3 ay kadar önce tarifeli uçuşlara yeniden başladı ve her geçen gün uçuş ağlarını eski genişliğe ve derinliğe ulaştırmak için küçük adımlarla da olsa ilerliyor.
Bu durum, Etihad ve Emirates’i, İsrail için önemli bir fırsat haline dönüştürüyor.
Zira İsrail’den Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki ülkelere ulaşım, Royal Jordanian (Amman) ve Türk Hava Yolları (İstanbul) üzerinden sağlanıyor.
Etihad (Abu Dabi) ve Emirates (Dubai), bu çerçevede iyi birer alternatif aktarma noktası olarak potansiyel arz ediyor.
Bunun bir adım ötesinde, Afrika, Asya ve Avustralya pazarları bulunuyor.
2019 yılında İsrail ile bu bölgeler arasında yaklaşık 1,9 milyon kişi seyahat ederken, bunun 800 bin kişilik bölümü direkt uçuşlarla taşınmış.
El Al, Hainan (Pekin ve Şenzen), Air India (Delhi), Ethiopian Airlines (Adis Ababa) ve Korean Air (Seul), İsrail pazarında en fazla direkt yolcu taşıyan ilk beş havayolu olmuş.
Geri kalan 1,1 milyon kişi ise aktarmalı uçuşları tercih etmiş.
Türk Hava Yolları, Aeroflot, Cathay Pacific, Ethiopian Airlines ve Royal Jordanian, transfer pazarda İsrail için rekabet etmiş.
Çin ve Tayland, İsrail’in en fazla yolcu verdiği iki ülke olarak öne çıkmış.
Neticede öncelikle Emirates ve yanı sıra Etihad olmak üzere, İsrail ile Afrika, Asya ve Avustralya arasındaki pazarlarda etkin bir rol oynayabilirler.
Halihazırda direkt veya aktarmalı yolcu akışının olduğu noktaların yanı sıra, bu iki şirketin sefer yaptığı onlarca havalimanı, Abu Dabi ve Dubai aktarmalı olarak Tel Aviv’le bağlanabilir.
İsrail – BAE Hava Ulaştırma Anlaşması
Tabii seferlerin başlaması için İsrail ve BAE arasında sivil hava ulaştırma anlaşmasının imzalanıp yürürlüğe girmesi gerekiyor.
Tel Aviv merkezli olarak faaliyet gösteren ve yedi uçaklık küçük bir filosu bulunan Israir, bu anlaşmayı beklemeye bile gerek duymadan, Tel Aviv – Dubai uçuşları için resmî başvuru sürecini başlattı.
Israir, Dubai’nin İsrailliler için cazip bir turizm noktası olacağına inanıyor.
Israir’e bu iznin verilip verilmeyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Uçuş Rotası Nasıl Olacak?
Gelgelelim, İsrail – BAE arasındaki uçuşları çok yakından ilgilendiren bir sorun bulunuyor.
İsrail’le diplomatik ilişkileri bulunmayan Suudi Arabistan, bu ülkeye yapılan uçuşlarda hava sahasının kullanılmasına izin vermiyor.
Bu yüzden, Filistinlilere yardım malzemesi ulaştırmak üzere 19 Mayıs 2020 tarihinde Abu Dabi ile Tel Aviv arasında Etihad Airways tarafından icra edilen uçuş, son derece uzun bir rotayı takip etmek zorunda kalmıştı.
İsrail – BAE arasında başlatılması planlanan ticarî uçuşların da bu rotayı izlemesi mecburî olursa, artacak maliyetlerin hem yolcu sayısını hem de kârlılığı olumsuz yönde etkileme riski bulunuyor.
Bununla birlikte, Suudi Arabistan, resmen duyurmasa da 2018 yılından beridir Air India’nın Delhi – Tel Aviv seferlerinin kendi hava sahasını kullanmasına izin veriyor.
Benzer bir iznin İsrail – BAE uçuşları için de verilmesi yüksek bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.
Zaten İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada bu konuya özellikle değinerek, Tel Aviv’in Suudi Arabistan hava sahasını kullanarak Abu Dabi ve Dubai’ye bağlanmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Benjamin Netanyahu ayrıca, bu uçuşların hem turizm hem de karşılıklı yatırımlar açısından son derece önemli olduğunun altını çizdi.
Neticede şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, “Orta Doğu sivil havacılık pazarında kartlar yeniden dağıtılıyor!”