Türk Hava Yolları’nın (THY) üçüncü çeyrek, yani Temmuz – Eylül dönemine ait mâli performansı dün akşam saatlerinde açıklandı.
Sonuçların açıklanmasıyla birlikte kafalar biraz karıştı.
Gerek çevremde ve gerekse online mecralarda THY’nin nasıl bir performans gösterdiği konusunda farklı yorumlar var.
Dokuz aylık toplam sonuca bakarak “THY kâr etti” diyenler de var, sadece üçüncü çeyrekteki performansa bakarak “THY, 23 milyon TL zarar etti” diyenler de. Aslında herkes haklı. 🙂
Bir şirket için, yabancıların “bottom line” diye tâbir ettiği net sonuçlar tabii ki önemlidir ama şirketin esas faaliyetlerinin neticesinin ne olduğuna, bence, çok daha fazla önem verilmelidir.
Bu bakış açısıyla THY’nin üçüncü çeyrek performansını değerlendirmek gerekirse, geçtiğimiz yıla nispeten bir miktar düşse de esas faaliyet kârının yüksekliği yine dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz yılın aynı döneminde tarihi bir rekor kırarak 542 milyon TL seviyesine ulaşan esas faaliyet kârı, bu yılın aynı döneminde yaklaşık %10 düşerek 490 milyon TL mertebesinde gerçekleşti.
Tabii ki bu noktada aklımıza gelmesi gereken soru şu:
“Bu derece yüksek miktarda faaliyet kârının olduğu bir dönemde nasıl oluyor da net zarar açıklanıyor?”
Bunun sırrı, ABD Doları ile TL arasındaki çapraz kur değişiminde saklı.
Dolar’ın TL’ye karşı değer kaybetmesi, THY’nin filosunda bulunan ve değerlemesi Dolar bazında yapılan tayyarelerin toplam mâli büyüklüğünü aşağıya çekiyor.
Dolayısıyla, çapraz kur faktörü, net zarar açıklanmasına yol açıyor.
Mesela; yılın son çeyreğinde Dolar/TL ilişkisinde rüzgârın tersten esmeye başlaması, bilançonun da pozitif yönde etkilenmesini getirebilir.
Hülasa; net sonuç tabii ki önemli ama esas faaliyet kârı açısından THY’nin güçlü seyri devam ediyor.