Gelir yönetim sistemleri, ticarî açıdan bir havayolu şirketinin en önemli unsurlarından bir tanesidir.
Verimli bir biçimde işleten bir gelir yönetimi sistemi, havayolunun kârlılığına önemli katkıda bulunur.
İlk olarak 1980’lerin başlarında kullanılmaya başlayan bu sistemler zaman içerisinde dönüşerek günümüzdeki haline geldi.
“Dinamik Fiyatlandırma” şeklinde adlandırılan kavram çerçevesinde, uçak bileti fiyatları daha önceden belirlenmiş referans noktalarına (Ücret Sınıfları) göre sık sık değişiyor.
Dolayısıyla, aynı uçakta yan yana seyahat eden yolcuların bir çoğu biletlerini, birbirlerinden farklı fiyatlardan satın almış oluyor.
Uçuş tarihi, uçağın doluluk durumu, belli bazı kurallar ve biletin uçuştan ne kadar önce satın alındığı, bilet fiyatını belirleyen en temel etkenler olarak öne çıkıyor.
Önümüzdeki yıllarda ise bunun da değişeceği ve dinamik fiyatlandırma yerine “Sürekli Fiyatlandırma” yönteminin devreye gireceği iddia ediliyor.
Bu kavrama göre uçak bileti fiyatları, arz/talep dengesi ve çok sayıda pazar etkeni çerçevesinde gerçek zamanlı ve sürekli bir biçimde değişecek. Sistemin içinde, daha önceden belirlenmiş ücret sınıfları olmayacak.
yeni sistemler sayesinde kârlılığın maksimize edilebileceği belirtiliyor.
Sürekli fiyatlandırma konseptini savunanlar, tarihsel veriye dayalı olarak çalışan klasik gelir yönetimi sistemlerinin Covid-19 krizi sırasında başarısız olduğunu ileri sürüyor.
Yeni teknolojilerin uygulanmasında hem öncü hem de ironik bir biçimde son derece tutucu olan havayolu sektörü, gelir yönetimi sistemlerindeki bu muhtemel değişime bakalım nasıl tepki verecek?