Geçtiğimiz haftalarda havacılık sektöründe gündem olan gelişmelerden bir tanesi, Pegasus’un kabin bagajları için ilave ücret almaya başlamasıydı.
14 Şubat’ta devreye giren uygulamaya göre yolcular uçağın içine ücretsiz olarak sadece küçük bir el çantası getirebiliyor.
Bundan daha büyük, baş üstü dolaba konması gereken bagajlar ise ücrete tâbi.
Pegasus, tartışmalara yol açan bu uygulamayı, uçağa biniş ve iniş sırasındaki yoğunluğu engellemek ve her ihtiyaca yönelik paket yapıları oluşturmak argümanlarıyla savunmuştu.
Doğrusunu söylemek gerekirse, benzer tartışmalar dünyanın her tarafında yapılıyor.
Low-cost carrier yani düşük maliyetli taşıyıcı iş modelini benimsemiş havayolları zaten bu konuda çok hassas.
Uçağın içine alınabilecek bavulların boyutlarına ve adedine çok dikkat ediyorlar.
Network carrier veya legacy carrier olarak adlandırılan havayolları ise bu konuda çok daha esnek.
Bu esnekliğe alışkın olan yolcular da şartları olabildiğine zorluyor.
Bizzat şahit olduğum kimi uçuşlarda, yolcuların uçak içine getirdiği bavullara baş üstü dolaplarında yer bulmak mümkün bile olmamıştı.
Bu durum hem uçağın içinde itişen kakışan yolcuların memnuniyetsizliğine hem de kabin ekiplerinin her uçuş öncesinde lüzumsuz bir biçimde meşgul olmasına yol açıyor.
Daha aşırı durumlarda, kabine sığmayan bavulların uçak altına indirilmesi mecburiyeti sebebiyle, seferin tehire girmesi bir söz konusu olabiliyor.
Boeing 737-800 tipi bir uçakta 28 adet baş üstü dolap bulunuyor. Boeing yetkililerinin verdiği bilgiye göre, her bir dolaba altı adet kabin bagajı sığabiliyor.
Yani bir Boeing 737-800, 168 adet kabin bagajını alacak yere sahip.
Ama gerçek hayat hiç de böyle değil.
Hem bavullar, havayollarının belirttiği ebadı aşıyor hem de bavulların dolaplara yerleştirme biçimleri teorik kapasiteyi olumsuz etkiliyor.
Ayrıca, bu tipteki uçakları çok daha yüksek koltuk sayısıyla kullanan havayolları var. Dolu bir uçakta, bu dolap kapasitesinin yeterli gelmesi mümkün değil.
Buna bir de uçuş sırasında kabin ekiplerince kullanılan veya uçakta sürekli sabit olarak tutulan ekipmanı da ekleyince, dolap kapasitesi iyice düşüyor.
Sonuçta, uçağa iniş ve binişlerdeki kargaşa ve gecikme devam ediyor.
Çözüm?
Bu işin çözümü ya Pegasus gibi kabin bagajının ücretli hâle getirilmesi ya da daha da radikali, uçağın içine bavul getirmenin tamamen yasaklanması.
Tabii tüm bu anlattıklarımın bir Economy Class sorunu olduğunu, Business Class’ta kolay kolay böyle bir şey yaşanmadığını da ekleyeyim. 🙂