Havayolu 101’e konuşan bir sık uçan yolcu şöyle demişti:
“Dünyanın neresine gidersen git, havaalanlarına en yakın olan yerleşim bölgeleri daha ziyade düşük gelirli kişilerin yaşadığı, getto olarak tabir edilebilecek yerlerdir. Ama bir de İstanbul’a bak. Tam tersine, havalimanının çevresine Ataköy, Yeşilköy, Florya gibi üst gelir seviyesine sahip insanların yaşadığı yerler kurulmuş.”
Bugünkü konumuz, Türkiye’de havacılığın kurucusu olarak kabul edilen Mahmut Şevket Paşa zamanından beri, yani 1912 yılından bu yana hava meydanı olarak kullanılan İstanbul Atatürk (Yeşilköy) Havalimanı.
Modern zamanlara ilk adımını 1953′te hizmete giren uluslararası terminali ile atan bu havalimanı ile ilgili pek de uzun vadeli bir görüş olmadığı, 1950′lerin sonuna doğru limanın yanı başına Ataköy’ün inşasının başlamasından anlaşılıyor.
Zamanla büyüyen Ataköy, 06-24 olarak tanımlanan pistin kara tarafındaki iniş ve kalkışını adeta perdeler hale gelir.
Ataköy’e nispet yaparcasına büyüyen Yeşilköy, Yeşilyurt, Florya bölgesi de limanı güneyden, deniz tarafından kuşatır.
İstanbul’un Trakya’ya olan karayolu bağlantısı ise limanı kuzeyden çevreleyerek adeta hapseder.
1980′lerin başında şu an iç hatlar terminali olarak kullanılan bina, uluslararası terminal olarak hizmete girer.
3 Ocak 2000 tarihinde ise mevcut dış hat terminalinin resmî açılışı yapılır ve 10 Ocak’tan itibaren de yolcu kabulü başlar.
İlk anda yıllık 14 milyon yolcu kapasitesi olan terminalin şu anda yılda 20 milyon yolcuya hizmet verebileceği söyleniyor.
Son aylarda özellikle THY seferlerinde yaşanan yoğun rötarların ardından kamuoyunda büyük bir tartışma başladı.
“Hata kimde?”
THY, DHMİ, Hava Trafik Kontrolörleri, Pilotlar, Yolcular…?
Suçu tek bir kuruma veya personel zümresine yüklemek haksızlık olur. Başarı olunca nasıl ki sahiplenen çok oluyor, ortada bir eksiklik olduğunda da herkesin bu sorunun çözümüne destek olması gerekiyor.
Yeşilköy’deki sorun gayet açık.
Bu havalimanın büyümesi ile ilgili projeler on yıllar önce devreye alınmalıyken, 2009 yılında ancak bazı düzeltmeler yapılıyor.
Bugünlerde buraya yolu düşenler göreceklerdir. Limana kara yoluyla ulaşım sorununa dahi ancak şu günlerde yapılmakta olan bir köprülü kavşak ile çözüm aranıyor.
1990′lı yılların o kasvetli koalisyon dönemlerinden kalan bir hatıra olan yeni 18-36 pistinin konumu ise tek kelimeyle ibretlik.
Tabii bir de 06-24 pistinin tamiri ve uzatılması projesi var ki, değinmeden geçmek olmaz.
Ekim-Kasım gibi başlayacak çalışmaların aralıklı olarak 90 gün sürmesi bekleniyor. Pistin en az bir ay tamamen kapanması söz konusu. Yetkililer uçak seferlerinden herhangi bir aksama olmayacağını söylemişler.
06-24 pisti uzatıldıktan sonra Ataköy sakinlerini çıldırtacak bir değişiklik olur mu, bilmiyoruz. Yani şu an kalkışlarda nadiren kullanılan 06-24 pisti yeni dönemde bu amaçla da hizmet verir mi acaba?
İşte o zaman, gürültü ve akaryakıt kokusu Ataköy semalarından eksik olmayacak demektir.
Hülasa; Atatürk Havalimanı şu anki haliyle, hızla büyümekte olan Türk ticarî havayolu sektörüne yetecek gibi görünmüyor.
Bu durumda iki çözüm yolu var:
- Radikal bir değişim projesi ile; E-5′in yer altına alınması + Sefaköy tarafındaki binaların üst katlarının tıraşlanması + yeni 18-36 pistinin olması gerektiği yere kaydırılması ve Polis Koleji, THY Uçuş Eğitim Binası, Fly-Inn gibi tesislerin bulundukları yerden kaldırılması + Sefaköy Oto Sanayi’nin taşınması.
- İstanbul’a yeni bir havalimanı yapılması.
Sizce hangisi daha makul ve kolay görünüyor?
Not: Atatürk Havalimanı uçak ve yolcu trafiği ile ilgili olarak DHMI web sitesinden aldığım istatistikler aşağıda.
Mukayese etmek açısından Londra Heathrow’un yıllık 67 milyon civarında yolcu ağırladığını bilmekte fayda var.
- 2006 Uçak ve Yolcu Sayısı:
İç Hat: 107.964 ve 9.091.693
Dış Hat: 133.411 ve 12.174.281
- 2007 Uçak ve Yolcu Sayısı:
İç Hat: 115.820 ve 9.595.923
Dış Hat: 146.428 ve 13.600.306
- 2008 Uçak ve Yolcu Sayısı:
İç Hat: 114.176 ve 11.484.063
Dış Hat: 161.972 ve 17.069.069