Önceki günkü yazımızda, Euro kazanıp Euro harcayanlar için petrol fiyatlarındaki artışın göründüğü kadar büyük olmadığını söylemiştik.
Pek iyi ya işleri güçleri Dolar’la olanlar; onlar ne yapacak?
İşte orada durum vahim.
ABD’den gelen haberler, havayolu şirketlerinin git gide sıkıntıya girdiğini gösteriyor.
Bu yılın ikinci çeyreğinden itibaren kuvvetlenen taleple birlikte, yıllardır sıkıntıda olan havayolu şirketleri bir nebze de olsa nefes alma fırsatı bulmuşlardı.
Özellikle ABD’de iflas korumasında olan bir çok şirket bu durumdan kurtulmuştu.
Ama özellikle yaz aylarından itibaren Dolar’ın Euro karşısında değer kaybetmesi ve petrol fiyatlarındaki artış, ABD’li şirketleri yeniden kara kara düşündürmeye başladı.
Geçen hafta arka arkaya yapılan açıklamalar durumun ciddiyetin gözler önüne seriyor.
United Airlines, akaryakıt maliyetindeki artışın sektör tarafından bilet fiyatlarına yansıtılmaması durumunda filosundaki 100 kadar uçağı yere indireceğini açıkladı. Toplam uçak sayısı 460.
Bu son derece ciddi bir karar.
Ayrıca sektörün diğer aktörleri de, petrol fiyatlarının bu seviyede devam etmesi durumunda sektördeki konsolidasyonun hızlanacağını ve bu gelişmenin kapasite azaltılmasını da beraberinde getireceğini belirtiyorlar.
Tabiî bu da ucuz biletle uçmanın sonu demek.
Öte yandan iktisat biliminin temel kurallarından birisine göre; bir ülkenin para birimi diğerlerine nazaran değer kaybediyorsa, o ülkenin ürettiği mal ve hizmetlerin reel fiyatı düşer ve bu sayede o ülkenin ihracatı artar.
Bu durumda, ABD’li şirketler transatlantik hatlarında dolar bazında bilet satmaya devam ederlerse, Avrupalı rakiplerine göre büyük bir avantaj elde etmezler mi?
Network taşıyıcılarda aynı parkur için onlarca farklı ücret olduğundan bu konuda net bir şey söylemek mümkün olamıyor.
ABD’li firmaların Dolar’daki düşüşten faydalandıkları ve fiyatlarını biraz da olsa Avrupalı rakiplerinin altında bir yere konumlandırdıkları iddiaları var.
Bu noktada 30 Mart 2008 tarihine yani Açık Semalar anlaşmasının yürürlüğe gireceği güne de dikkat etmek gerekiyor.
Sanki, ABD’li şirketler o yeni döneme 1-0 önde başlayacak gibiler.
Siz ne dersiniz?