THY’nin Almanya’da gerçekleştirdiği “intermodal” açılım vesilesiyle, hızlı tren ile havayolu seyahati arasındaki ilişkiye havalimanı boyutundan yaklaşan bir çalışmaya değinmekte fayda var.
Aerlines’in 49.sayısında “High-speed Train as a Feeder for Air Transport” başlığıyla yayınlanan bir araştırmada, yakın zamanda Hollanda’yı da kapsamı altına alan hızlı tren hatlarının, nispeten bir birine yakın havalimanları arasındaki rekabeti, dolayısıyla pazar paylarını nasıl etkilediği ele alınmış.
Amsterdam’dan hızlı trene binen bir yolcu; Schiphol, Rotterdam, Brüksel üzerinden Paris ve Londra’ya ulaşabilir hale geliyor.
Amsterdam’dan Paris’e 3, Londra’ya ise 4 saatte seyahat edebilmek mümkün oluyor.
Fyra markası adı altında işletilen hızlı tren şirketinin %90’ı Hollanda Demiryolları’na (NS) aitken, %10’luk kısım enteresan bir biçimde KLM’in mülkiyetinde bulunuyor.
Araştırma, Amsterdam – Brüksel (500 Km) ve Madrid – Barcelona (600 Km) arasındaki hızlı tren hatlarından etkilenen havalimanlarını kıyaslıyor.
Çalışmanın sonucuna geçmeden önce hızlı tren – havayolu rekabetine kısaca değinelim.
Kısa – orta mesafedeki (100 – 800 Km; 1-3 saat) hızlı tren hatları, havayolu ile yoğun bir biçimde rekabet edebiliyor.
Avrupa’nın coğrafî ve demografik yapısı buna son derece müsait. Bir birine yakın bir çok şehir, tek bir hızlı tren hattıyla rahatça bağlanabiliyor.
Hızlı tren sisteminin havayolu sektörü üzerinde iki farklı etkisi gözlemleniyor:
- İkame Etkisi (Substitution Effect): Tren seyahati, uçak seyahatinin yerine geçiyor. Bu durumun en önemli sebebi, uçak seyahatinin öncesi ve sonrasına etki ederek seyahat süresini uzatan; havalimanına ulaşım, check-in, güvenlik işlemleri, boarding gibi aşamalar. Önümüzdeki dönemde Hollanda kapsamında ikame etkisinin görülmesi en muhtemel uçuş hatları; Amsterdam – Paris, Londra, Brüksel olacaktır.
- Besleyici Etkisi (Feeder Effect): Hızlı trenin iki farklı açıdan besleyici etkisi olabiliyor.
- Küçük havaalanlarından hub’a, besleyici uçak seferi yapmak yerine, besleyici tren seferleri yapılıyor. Air France, Paris – Brüksel arasında bu sistemi uzun zamandır uyguluyor.
- Yolcuların, havalimanına ulaşımda otomobil, otobüs veya normal tren yerine, hızlı treni tercih etmesi. Bu durumda;
- Havalimanına ulaşım süresi kısalır,
- Havalimanının “yolcu toplama havzası” genişler,
- Bir birine yakın havalimanları arasındaki rekabet düzeyi yükselir.
Mevcut Madrid – Barcelona hızlı tren sistemlerinin havayolu seyahatini nasıl etkilediğinden yola çıkılarak yapılan araştırmanın sonuçlarını yan taraftaki tablodan görmek mümkün.
Buna göre, Hollanda’da Amsterdam çıkışlı olarak başlayan ve ilk durağı Schiphol olan hızlı tren sistemi, Schiphol Havalimanı’na olan ulaşımı kolaylaştırıp hızlandırdığından, bu havalimanının, bölgedeki (250 Km çaplı bölge) diğer havalimanlarına karşı rekabet gücünün yükselmesine ve pazar payını artırmasına imkân veriyor.
KLM’in güçlü uluslararası network yapısı, hızlı tren sisteminin katkılarıyla birleşince, Amsterdam Schiphol Havalimanı’nın bölgedeki payının %41’den, %47’ye yükseleceği ön görülüyor.
Türkiye örneğine döndüğümüzde maalesef henüz Ankara ile İstanbul arasındaki hızlı tren hattının bile bitirilemediği görülüyor.
Oysa bu hattın ötesinde İstanbul ile, İstanbul’un gerçek havzası konumundaki Balkanlar arasında kurulacak bir hızlı tren hattının Atatürk Havalimanı’na önemli faydalar sağlayabileceği ileri sürülebilir.
Sofya – İstanbul (488 Km), Üsküp – İstanbul (611 Km) ve Selanik – İstanbul (496 Km) arasında sefer yapacak bir hızlı tren sisteminin, İstanbul’un bölgesel hub olma iddiasına büyük katkı sağlayacağı aşikâr.