Yürürlüğe giriş tarihi (1 Ocak 2012) yaklaştıkça, Avrupa Birliği (AB) tarafından tüm dünyaya empoze edilmeye çalışılan ‘Karbon Emisyonu Sistemi‘ne karşı olan tepki ve girişimler hız kazanıyor.
Bu kapsamda bir süredir faaliyet gösteren ABD’li yetkili ve siyasîlerden en somut adım geçtiğimiz Çarşamba günü atıldı.
ABD Temsilciler Meclisi Ulaştırma Komitesi tarafından Kongre’ye sunulan bir kanun teklifiyle konu, ABD’nin en üst siyasî biriminin gündemine getirilmiş oldu.
Söz konusu kanun teklifi yasalaşırsa, Ulaştırma Bakanlığı, ABD’li havayolu şirketlerinin AB tarafından savunulan karbon emisyonu sistemine üye olmasını yasaklayacak.
Sunulan kanun teklifinde AB açıkça uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmekle itham ediliyor. ABD’li havayolu şirketlerinin büyük bir dezavantaja maruz kalacağı, ABD vatandaşlarının işlerini kaybedeceği ve neticede bir ticaret savaşının başlayacağı da yine kanun teklifinde bulunan diğer dikkat çekici hususlar.
Bunun yanı sıra, AB tarafından toplanacak paranın ne amaçla kullanılacağının şeffaf olmaması da eleştirilen konular arasında.
AB tarafından şampiyonluğu yapılan karbon emisyonu sistemi tartışması git gide ilgi çekici hale geliyor. Sistemin yürürlüğe girişine sadece beş ay kaldı ve dünyanın etkili aktörlerinden ABD ve Çin, AB’ye açıkça meydan okumaya başladı.
Havayolu 101’de son dönemde sık sık ele aldığımız karbon emisyonu sistemindeki hesaplama yöntemini bir kez daha hatırlamakta fayda var:
Havayolu şirketlerinin ödemesi gereken miktar, herhangi bir uçuşun sadece AB hava sahasında gerçekleşen kısmına göre değil, söz konusu seferin tamamının uzunluğuna göre hesaplanacak.
Yani toplam mesafesi 8.000 Km civarında olan bir Pekin-Londra seferinin sadece 1.500 Km’lik bölümü AB hava sahasında icra edilirken, AB’nin karbon emisyonu sistemine göre yapılacak ödemede, 8.000 Km’lik toplam mesafe baz alınıyor.