Geleceğe dönük yapılan tahminlerin, hele de 10 – 20 yıl gibi uzun sayılabilecek bir zaman diliminin ötesine uzananların, büyük yanılgılar içerebileceği herkesin mâlûmu.
İşte onlardan bir tanesi, Havayolu 101 Arşiv Departmanı tarafından gün yüzüne çıkarıldı.
Özellikle dünya genelindeki petrol arzında bir sıkıntı olduğu zamanlarda, alternatif yakıtlarla ilgili bir çok senaryo geliştirilir.
Bilim ve Teknik dergisi, İran ile Batı dünyası arasındaki krizin başlangıç dönemlerine rast gelen bir tarihte, 1980 yılı Kasım sayısında, Hobby’den alıntıladığı bir habere yer vermiş.
Buna göre, Amerikalı uçak üreticisi Lockheed, “geleceğin akaryakıtı olarak sıvı hidrojen kullanmak üzere” bir proje geliştirmiş.
Hidrojenin dünyada sınırsız ölçüde bulunması ve bu yakıtı kullanan bir aracın atık gaz olarak saf su buharı yayacak olması, Lockheed’in bu projeyi geliştirmesinin iki esas sebebi olarak vurgulanmış.
Öyle on yıllar sonrası filan değil, hemen 1987 yılında hidrojenle çalışan motorlara sahip uçakların hizmete gireceği ön görülmüş.
Uçaklardan bir tanesi, o yıllarda mevcut olan L-1011 Tristar’ın kargo versiyonuyken, diğeri bir hayli iddialı bir yolcu uçağı olacak şekilde tasarlanmış.
Aynı anda 400 yolcu taşıyabilen, çift katlı ve dört motorlu bu yolcu uçağının menzili, 11.350 km olarak planlanmış.
Tabii sıvı hidrojenin çok kolay alev alabilmesi uçuş emniyetini ciddi manada tehdit ettiğinden, bu duruma da bir çözüm düşünülmüş.
Uçaklarda bulunacak hidrojen depoları, kayıcı taşıyıcı raylar altında özel duvarlarla kaplanacak ve uçakların depoları, kalkıştan hemen önce en hızlı bir biçimde yakıtla doldurulacaktı.
Neticeye baktığımızda, bırakın 1987 yılını, 2020’li yıllar için dahi hidrojenle çalışacak bir uçak üretimi planlanmıyor.
Lockheed adlı yolcu uçağı üreticisi firma, 1995 yılında iş dünyasına veda etti.
Dünya genelinde büyük gövdeli yolcu uçağı pazarına biri Amerikalı, diğeri Avrupalı olan Boeing ve Airbus firmaları hükmetmekte.
Ve alternatif yakıtla çalışan uçaklar yerine, petrol türevi sıvı kullanan mevcut modellerin daha tasarruflu olanları (Boeing 737 MAX ve Airbus A320neo) üzerinde durulmakta.
Havayolu 101’de daha önce de seslendirmiş olduğum bir iddiamı yineliyorum:
“Geleceğe dair yapılan tüm tahminler yanlıştır.”