Bayrak taşıyıcılar, rekabet filan derken Havayolu 101’e, eski tarihlerden kalan iki reklam afişi ulaştı.
İlki KLM firmasına ait olan reklam, 1937 yılındaki Uzakdoğu seferinden bahsediyor.
Haftada üç kez yapılan seferlerle Londra ve Singapur’un bir birine bağlanması hedeflenmiş.
THY’nin Singapur seferlerini 1986 yılında başlattığını bir tarafa not ederek ikinci reklama geçelim.
Air France’a ait bu reklamın tarihi ise 1954.
Reklamda Air France’ın geniş uçuş ağına vurgu yapılıyor.
Şirketin, bugün için bile bir hayli geniş sayılabilecek bir coğrafyada faaliyet gösterdiği açıkça görülmekte.
Güney Amerika ve Avustralya’ya daha 1954 yılında ulaşılmış olması hayli dikkat çekici.
Haritada bir başka göze çarpan husus da Air France’ın, Varşova Paktı üyesi devletler ve Çin’e neredeyse hiç seferinin olmaması.
İşte “bayrak taşıyıcı” olmak böyle bir şey.
Bayrak taşıcıyı havayolu şirketi, ticarî bir kuruluş olmaktan ziyade, ait olduğu devletin siyasî ve iktisadî kuvveti ve nüfuzunu havayolu aracılığıyla dünyaya yayan bir “sivil diplomasi” aracı konumunda.
2003 yılı sonrası THY’nin kaydettiği hızlı büyüme buna güzel bir örnek olabilir.
Bir yandan Türkiye’nin hızla artan dış ticaret hacmi, diğer taraftan da Türkiye’nin Ortadoğu, Afrika, Balkanlar ve Hazar havzasında siyasi nüfuzunu artırması, THY’nin özellikle bu bölgelerde rahatça büyümesinin önünü açmıştır.
Bu yıl 11 Kasım’da 20. yıldönümü kutlanacak olan Berlin Duvarı’nın yıkılışı sonrası dünya genelinde yaşanan büyük değişim, küreselleşmenin yeni bir evreye girmesine yol açmıştı.
Bu da havayolu sektöründe 1980′lerde başlayan özelleştirme furyası ile birleşerek, yavaş da olsa, bayrak taşıyıcı kavramındaki değişimin başlangıcı olmuştu.
Nasıl mı?
1937 yılında Singapur’a uçan Hollanda Kraliyet Havayolları, son dört senedir Fransız Havayolları’nın malı. 🙂