rekabet
-
Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi
Ankara – İstanbul Hızlı Tren Projesi’nin Havayolu Şirketleri Üzerindeki Muhtemel Etkisi: (Ankara – İstanbul hattı ve Intermodal Fırsatlar) • Ankara – İstanbul arasında havayolu ile 1 – 1,5 milyon yolcu taşınırken, demiryolunda bu rakam 500.000 civarında. • Hızlı Tren (HT), 100 – 800 km arasında ve HT ile yolculuğun 1 – 3 saat sürdüğü noktalar…
-
The Impact of TGV
Hızlı tren hatlarının havayolu şirketleri üzerindeki etkisi, yandaki dramatik grafikten çok net bir biçimde görülüyor. Seyahat süresi uzadıkça azalan etki, sürenin kısa olduğu şehir eşleşmelerinde havayolu şirketleri için son derece yıkıcı oluyor. Zaten bu durumdaki hatlar kaçınılmaz olarak kapatılıyor. Kapatılmayan hatlarda da yolcu kaybı çok büyük. İşte Paris-Marsilya hattı. TGV hattının açıldığı ilk sene içerisinde…
-
Passenger Transport Evolution in Europe
Aşağıda bulunan tablo; hızlı tren her ne kadar ilgi görse de, genel olarak demiryolu sektörünün ne denli kan kaybettiğinin bir göstergesi durumunda. Yaklaşık 30 yıllık bir süreyi kapsayan tabloda farklı ulaşım biçimlerinin toplam içerisindeki yüzdelik payları yer alıyor. Kişisel otomobillerle yapılan seyahatler açık ara farkla önde gidiyor. Demiryolu seyahatini tercih edenlerin oranı neredeyse yarı yarıya azalırken,…
-
Kısa Menzildeki Tehlike
Demiryolunun havayoluna karşı olan bazı avantajlarını kısa kısa belirtmekte fayda var: Havaalanı şehir dışında, tren garı şehir merkezinde bulunur (30 dakika) Havayolunda; Check-in + pasaport kontrol + güvenlik kontrol, demiryolunda bunlar minimum (30 dakika) İniş – biniş uçakta bir veya iki kapıdan, trenlerde 30-40 kapıdan (30 dakika) Kalkış için uçak uzun süre bekleyebilir, trende böyle…
-
Berlin Duvarı
Ne güzel Berlin! İkinci Cihan Harbi bitmiş, dünya bir yeniden yapılanmanın eşiğinde. Harbin müsebbibi Almanya cezalandırılmakta. İkiye bölünen ülkenin Batı yarısı ABD, İngiltere ve Fransa, Doğu’su ise SSCB tarafından yönetilmekte. Bu durum, daha garip bir hali de beraberinde getiriyor. Berlin, eski Almanya’nın başkenti, o da ikiye bölünüyor. Ve Batı Berlin, Sovyet kontrolündeki Doğu Almanya’nın ortasında…
-
Yol Gösteren Çok Olur
Bir lisanın zenginliği, ihtiva ettiği atasözü ve deyimlerden belli olur. Türkçe bu manada son derece zengin bir lisan aslında. O güzel sözler arasından sevdiklerimden biri de “Araba devrilince yol gösteren çok olur.” lafıdır. Tyler Brule, artık yolun (veya pistin) sonuna gelmiş olan Alitalia’ya kılavuzluk etmiş. Lüks ve pahalı İtalyan markalarını örnek gösterip, Alitalia’nın da aynı…
-
Açık Semalar
ABD Kongresi’nin, Amerikan havayollarındaki yabancı mülkiyeti oranının %25 ile sınırlandırılması konusundaki ısrarı sonucu tıkanan “Açık Semalar” görüşmelerinde yakın gelecekte her hangi bir hareketlenme beklenmiyor. Alman Lufthansa CEO’su Wolfgang Mayrhuber’e göre bu durum, yani ABD ile AB arasındaki hatların serbestleşmemesi, Avrupalı havayolları arasındaki birleşme girişimlerine hız verecek. Ancak Lufthansa’nın, Swiss Air’den sonra yeni bir havayolu satın…
-
Bulutlar Aynı, Bıraktığınız gibi
Daha önce de bir kaç kez belirtmiştim. Havayolu sektörü, iddia edildiğinin aksine rekabetin düşük olduğu bir alandır. Sektörü sıkıntıya sokan, rekabet değil, kâr marjlarının çok düşük ve sektörün dışsal şoklara (ör: petrol fiyatları) son derece maruz olmasıdır. Kurallarla aşırı derecede şekillendirilmiş ve adeta bağlanmış olması, sektörün en önemli özelliğidir. ABD’nin öncülüğünde geçtiğimiz dönemde gündemden düşmeyen…
-
Bulutlar Yoğunlaşıyor
Çok uzun zamandan beri sivil hava trafiğinin serbestleşmesi için çaba veren ABD’nin bu uğraşları, 11 Eylül’den bu yana büyük oranda yavaşlamıştı. Avrupa Birliği ile “açık semalar” konusunda bulunan anlaşmazlıklara bir de Demokrat Parti’nin ara seçim galibiyeti eklenince iş iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı. ABD’den son gelen haberlere göre, özellikle havayolu şirketlerinin mülkiyeti konusunda tıkanan görüşmelerin açılması…
-
Açık Semalar Bulutlanıyor mu?
1978 yılında çıkan “Airline Deregulation Act” ile iç hatlarındaki hat, tarife ve ücret kısıtlamalarını kaldıran ABD, 1979 yılından itibaren diğer devletlerle “açık semalar” anlaşmaları yapmanın yollarını aramaya başladı. Sektörde liberalleşmenin sağlanabilmesi halinde verilen hizmetin çeşitlenerek kalitesinin artacağı, yolcu trafiğindeki yükselişin iktisadî büyümeyi beraberinde getirip neticede daha fazla kişinin iş bulabileceği savunuluyordu. 2006 yılına gelindiğinde ABD…